Huzurlu Hamilelik Programı
HUZURLU HAMİLELİK PROGRAMI NEDEN BİR GEREKLİLİKTİR?
Bedenimiz ,mükemmel halde kendi doğasıyla davranarak uyum içinde çalışır.Hücrelerin birbiriyle ilişkisiyle,işbirliği içinde, özelleşerek oluşturduğu doku ,organ ve sistemlerin her saniye ,fizyolojilerine uygun bir biçimde,fonksiyonlarını yerine getirdiğini biliyoruz.Kalp kasını düşünün,çizgili kaslardan oluşmuştur ve ömür boyu kasılıp –gevşeme işlemiyle ,canlılığımızı,nabzımızı tutar.Ve onun çalışması sırasında hiç ağrı acı hissetmeyiz.Rahim de çizgili kaslardan oluşmuştur ,aynı kalp kası gibi…ve aynı yeteneğe o da sahiptir.Kasılıp gevşeme işlemiyle ,içindeki bebeği dışına itmek gibi bir görevi vardır.Vücudun bütün işlevleri ,fizyolojik yasaya göre acısız ve ağrısızdır.Önemli olan ,ona engel olmamaktır.Burada engel,zihnimizle ,yarattığımız kaygı-korkudur,olumsuz ya da çarpık algılayış biçimimizdir.Bu olumsuz duyguların,akut ya da kronik olsun,bedenimizdeki fonksiyonları sekteye uğratan ,çok önemli sonuçları vardır.Her şey yolunda giderken bile ,sürekli olumsuza odaklanan bir zihnin,kendini gerçekleştiren kehanet gibi bedende bir karşılığı oluşur.Düşünceler,duygular yaratır,duygular,inanca dönüşür,inançlarsa bedenin veya zihnin davranışlarına dönüşür.Sonuç zihnimizdeki beklentiye göre ,başarı ya da başarısızlıktır.Düşüncelerimizde zihnimiz neyi bekliyorsa,olumlu ya da olumsuz ,beden o yönde cevap verir.Bu zihnin en önemli yasasıdır.Bir hücre bilimci olan Dr.Bruce Lipton’ın bu konuyla ilgili , ‘’İnancın Biyolojisi ‘’adlı kitabında detaylı araştırmalarını sunmuştur.Pozitif düşüncelerin,davranışları ve genleri derinden etkilediğini,pozitif ve negatif inançların ,biyolojimizi nasıl yönettiğini,korkunun sağlık ve mutluluk dolu bir yaşamı nasıl engellediğini,ebeveynler olarak çocuklarımızın inançlarını programlarken oynadığımız rolü ve bu inançların çocuklarımızın yaşamı üzerindeki etkisini,insanın tıbbi ortamda ,biyokimyasal bir makine olmadığını ,sağlık,mutluluk ,aşk dolu bir yaşam yaratmak için bilinçli zihnin yeniden programlanabileceği gibi insan yaşamına dair en önemli konulara yer vermiştir.
Meslek hayatım boyunca ,takiplerini ,doğumlarını yaptırdığım hastalarımla edindiğim gözlemler,hamilelikte-doğumlarda kaygıların, korkuların ,asıl üstünde durulması ,baş edilmesi gereken konular olduğunu,huzurlu hamilelik programlarının gerekliliğine yoğunlaşmama neden oldu.Hamilelik hassas ve çok özel bir dönemdi.Artan hormonlar,değişen vücut,kırılgan duygular,zihinde sürekli acaba ile başlayan cümleler,bir yandan internetle virüs gibi yayılan bilgi kirliliği,doğumun ağrılı-acılı olacağına dair yayılmış güçlü inançlar,filmler,hikayeler….İşte bu savunmasız ortamda kendi rolünde ,doğru bilgiye ulaşmak için,her şeyin en iyisini yapmaya çalışırken,bir anda kaygı-korku bombardımanında mağdur rolüne sığınmış anne adayları ve o biyokimyada büyütmeye çalıştığımız bebeklerimiz yani geleceğimiz…
Buradaki en doğru soru,bedenimizin doğal doğasıyla uyumuna,zihnimizi yani bilincimizi nasıl dahil edeceğimiz olmalıdır.Doğamızla nasıl işbirliği yapacağımız?Hamilelik ve doğum sürecine güven duyan bir tutumu nasıl canlı tutacağımız?Öncelikle doğru bilgiye ulaşmalıydık,hamilelik ve doğum fizyolojisini,korkunun hamilelik ve doğum fizyolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini bilimsel verilerle öğrenip,korkuları serbest bırakma çalışmalarına odaklanmalıydık,bebeğimiz daha doğmadan önce ,onunla bağlarımızı güçlendirmeli,ailemiz büyürken,doğum öncesi ebeveynlik rolümüze ,eşimizle birlikte ısınmaya ,zihnin beden üzerindeki engellerini ortadan kaldırmaya yönelik, zihni ve bedeni bir arada –uyum içinde tutan,başarıya hazırlayan nefes-gevşeme-görselleştirme-olumlamalarla hamileliği ve doğumu (ister normal doğuralım , ister riskli bir durumsa sezeryan olalım),hak ettiği kutlamaya dönüştürmeliydik.
Hamilelik ve doğum sürecine güven duyan bir tutum,bir seçimdi,olumlu bir algı yaratma eylemiydi.Bir çabaydı.Herşeye rağmen,tüm belirsizliklere rağmen,her şeyi doğanın tasarladığına olan inancı teslimiyetle kabul edip,bu kabülün ortasında ,yine de yapabileceğinin en iyisini yapıp,hayatın,canlılığın kutlanmasında ,bu mucizede hissedilmesi gereken ama korkunun çoğunlukla unutturduğu o güzel duyguları taşıyabilmeliydik.Yani ,Coşkuyu-Umudu-Sevgiyi -Güveni merkezimizde tuttuğumuzda keyif-huzur-mutluluk da kendiliğinden eşlik edecekti.Gerçek ya da sanal olumsuza şartlanabiliyorsak,olumluya da şartlanabilirdik.Zihnimizin basitçe işleyen kurallarını lehimize çevirmeliydik.1.Kural:Zihin ne düşünürse,beden onu takip eder.2.kural:motivasyon 3.Kural:sık tekrar 4.Kural:çelişkili fikirleri barındırmak istemez ,netlik ister.
İnanıyorum ki;Doğanın-doğamızın tasarladığı hamilelik ve doğumlarımıza dair,güven duyan ,korkuyu değil sevgiyi besleyen, Huzurlu Hamilelik Eğitimleri bir lüks değil,bir gerekliliktir.